Serkan Sorguç

Size Özel Seanslarla Kendinizi Keşfedin…


Yorum bırakın

Mutluluğun anahtarı

Mutluluğumun anahtarını acaba nereye koydum?…

Eskiden çilingirler maymuncuk adında bir alet kullanarak bir çok kapıyı açarlardı. Acaba mutlu olabilmek sağlıklı ve neşeli olabilmek huzurlu ve şanslı olabilmek için de, bütün bu kapıları açan tek bir anahtar var mı?

Varsa nerede? Nasıl ulaşabilirim? Bir anahtar her şeyi açar mı?

Hangi dine inanırsanız inanın her insan, Tanrının güzel bir parçasıdır. Güzel bir ışıktır. Bu muhteşem ışığı gölgeleyen ve bu ışığı yaşamanızı engelleyen birkaç faktör vardır. Bunların bir tanesi karmalardır. Atalarınızdan veya geçmiş hayatlarınızdan size gelmiş olan karmaların hepsi hayrınıza değildir. Bir kısmında sizin hayrınıza olmayan bilgiler, öğretiler, enerjiler ve yetenekler vardır. Hayrınıza olmayan karmalar sizin ışığınızı bloke eder. Bir de tanıdığınız veya tanımadığınız bir kişiden masumane bile olsa, bilerek veya bilmeyerek size gönderilmiş nazar enerjisi, kem göz, ve en önemlisi şuna bak çok güzel /yakışıklı, her istediğini elde edebiliyor, kimse onun kararlarına karışmıyor, spor yapmaya bile vakit buluyor, iyi de bir işi var, bir eli yağda bir eli balda, “Keşke Ben Onun Yerinde olabilseydim” sözü de size blokajı yapıştırır.

Birden bire kendinizi ağırlaşmış, hareket kabiliyeti azaltılmış, gergin yorgun hissedersiniz. Bu toplantıya gidene kadar yada şuraya gelene kadar gayet iyiydim birden bire nereden çıktı bu baş ağrısı, bu mutsuzluk hissi, bu telaş dersiniz.

3. çakra olan solar pleksüs çakrası çok önemlidir. Eğer bu çakra güçlü ve dengede değil ise, sizi bloke eden tüm enerjilerin giriş kapısı oluverir. Bu negatif enerjilerin ilk işi bir iki ay içinde aşağıda bulunan sakral çakrayı bloke etmektir. Sakral çakra, cinsel enerjinin, paranın, işin kariyerin kız arkadaş/erkek arkadaşın karı/kocanın bolluk ve bereketin, yaratıcılığın ve üretkenliğin olduğu çakradır.

Burası bloke olduğu anda ilişkilerinizde sıkıntı yaşamaya, kendinizden keyif almamaya başlarsınız, para geldiği gibi gidivermeye ve elinizde durmamaya başlar yorgunluk, halsizlik başlar. Cinsel enerji arka plana atılır ve yaptığınız işlerden ya da hobilerden keyif alamamaya başlarsınız.

Sakral çakrayı başarı ile tıkayan negatif enerjiler, gözlerini kök çakraya dikerler. Üsteki iki çakra görevlerini tam olarak yerine getiremedikleri ve tıkanıklıklar olduğu için artık bu çakrayı kapatmak kolaydır. Enerji kök çakraya,olması gerektiğinden çok az ulaşmaktadır. Çekirdek ailenizde (anne-baba- kardeş) sıkıntı yaşamaya ve dengede kalamamaya başlarsınız. Evrenden gelen enerjiyi topraklayamadığınız için sinirli ve öfkeli olursunuz. En ufak şeylere saman alevi gibi parlar sonra sakinleşir ve neden böyle yaptım diye pişman olursunuz.

Bu satırlar size hiç yabancı gelmedi değil mi?

Mutluluğun, başarılı olmanın, sağlıklı ve güçlü olmanın, enerjik ve çekici olmanın kendinden ve hayattan keyif alabilmenin, hayallerini gerçekleştirebilmenin tek bir anahtarı vardır. Bu anahtar güzellikler, yeşillikler, çiçekler ve gönül hazineleri dolu olan o gizli bahçenin ana giriş kapısının anahtarıdır. Bu anahtar çakraların dengede olmasıdır.

Çakralarınız dengede ve olması gerektiği gibi çalışıyor ise, auranız tam ve bütündür. Meditasyon, reiki, shambala, şifa enerjisi, pilates, yoga, spor auranızı kalınlaştırır ve ışığınızı parlatır. Size doğru gelmeye çalışan negatif enerjiler, sizin enerji alanınıza giriş yapabilecek bir boşluk bulamazlar.

Mutluluğun anahtarını çevirmiş ve hızla ve güvenle yol alabilmek için, motorunuzu çalıştırmış olursunuz.

“Aynada gözlerimin içindeki ışığa baktığımda, kendi küçüklüğüm bana sevgiyle aşkla, heyecanla bakar,

Ben bu ışığı hatırlamayı ve yaşamayı seçiyorum.

Şu ana kadar her ne yaşadıysam yaşadım. Her neyi deneyimlediysem deneyimledim.

Beni üzen, yoran, korkutan ve endişelendiren tüm olayları, bunlara sebep olan tüm negatif enerjileri, şu anda ruhumdan, bedenimden ve enerji alanımdan iptal ediyorum. Bütün bu enerjileri evrene iade ediyorum.

Yıllardır biriktirdiğim tüm yükleri tüm üzüntüleri tüm tıkanıklıkları şu anda bulunduğum ortamdan ait oldukları yerlere aynen iade ediyorum.

Kendi ruhumu ve enerjimi özgürleştiriyor ve kendi saf ve temiz enerjimi yaşamayı, üretmeyi, sevmeyi, kendime ve çevreme faydalı olmayı, mutlu olmayı huzuru yakalamayı yaşamayı ve keyif almayı seçiyorum.

İyiki varım…. “ Sevgiyle … Serkan Sorguç ŞifaChi- sifachi.com


Yorum bırakın

Keskin sirke

Bazen insanların seni çok güçlü gördüğü yerler, aslında senin en korktuğun alanlardır.

Bu sebeple hata yapmamak için, düşmemek için, kaybetmemek için ve en önemlisi kontrolü kaybetmemek için, o korkuyu gücünle baskılamaya çalışırsın, ama çok yorulursun.

Takdir edilmeme korkusu, başarısızlık korkusu, bizimkiler ne der korkusu, parasızlık korkusu ve en önemlisi sevgi görememe korkusu, her atmaya çalıştığın adımda, ayakkabının içine giren bir taş parçası gibi tehdit eder.

Bu sistem dışarıdan harika gözükse de içeriden keskin sirkenin kübüne yaptığını yapar ve eritir.

Eğer sen yaptığın sporda, çalıştığın ortamda veya aile ve sevgili ilişkilerinde ne yapıyorsan, hiç bir beklentide olmadan, kendin için ve keyif alarak yaparsan başkalarının sana baktıklarında dışardan gördükleri savaşçı gücünü, sevgi gücüne çevirirsin ve o keskin sirke güzel bir şaraba döner. Korkularınla ya yüzleş ya da bir kenara ayır. Gündeminde korkuların değil hayallerin olsun. Harika bir gün ve güzel haberler alacağın bir hafta dilerim. Sevgiler Serkan Sorguç ŞifaChi- sifachi.com


Yorum bırakın

Ayağa kalkmak

Hayatta en büyük erdemlerden biri, nerede, ne zaman veya nasıla bağlı kalmadan, başına ne gelirse gelsin, düştüğünde, buna gülerek ayağa kalkabilmektir. Bir İngiliz atasözü ” nasıl düştüğün önemli değildir. Önemli olan ne kadar çabuk ayağa kalkabildiğindir” der.

Bazen adı ister nazar olsun, ister şanssızlık, ister dikkatsizlik, isterse kullandığın araçların yetersizliği, adı ne olursa olsun, o an bir şekilde seni yere vuran her ne ise, aslında seni test etmekte ve gerçek potansiyeline ulaşmanı engellemek için, tam depar atacağın noktada ayağına bir çelme takmaktadır. Senin gerçek potansiyelin aslında bu etabın çok daha iyilerini yapabilecek seviyededir.

Düştüğün şekil, konum ya da durum sana acı verse de eğer kendi içindeki güce, kalbindeki ilahi aşkın enerjisine ve ‘içindeki hadi kalk daha iyisini yapabilirsin’ sesine kulak verebilirsen, seni korkutmaya çalışan o negatif enerjilere “hoşçakal beni yolumdam çevirevek güçte değilsin” dersin. Kendi değerinin ve ışığının farkına vardığında, etrafındaki herkesin sana daha çok sevgi takdir ve beğeni ile ‘helal olsun’ der gibi baktığına şahit olursun. Unutma Ayağa Kalkmak Daha Zorunu Başarabilmek Cesaret İster ve Mangal Gibi Yürek İster.

” Hayatımda, işimde, ilişkimde hangi darbeyi yemişsem, hangi şekilde düşmüşsem, hepsini ve herkesi kabule geçiyorum. Bir an durup yaşadıklarıma bakıp, bunlar pişmiş tavuğun başına gelmez diye düşünüp düştüğüm durumdan avantajlı konuma geçerek ve güçlenerek sıyrılmayı seçiyorum. Yüksek dağın karı bol olurmuş dediklerinde, kendi yaşadıklarıma bakıp, bu karların neden bana geldiğini anlamayı artık öğrendim. O yağan karları, zirvenin soğukluğunu avantajıma çevirmenin artık zamanı. Artık yükselmek için, harika bir ilişki için, başarı için, mutluluk için, sadece, benim kalbimin gücünden, korkularımın korkması yeterli. Kendimi farketmem yeterli. Adım atmam ve daha iyisini hedeflemem yeterli. Ben başarı mıknatısıyım, mutluluk pınarıyım, sevgi kaynağıyım. Evet bunların hepsi benim. Artık uyanma zamanı. Artık yükselme zamanı. Artık mutlu olma zamanı. Bütün bu güzellikler, evrende fazlasıyla mevcut. Bana gelmesi için ihtiyacım kadarını hayatıma çağıtıyorum. Aşkı, zenginliği, sevgiyi, sağlığı, kazanmayı, mutlu olmayı, güçlü olmayı ve huzurla bir oh be diye nefes almayı hakediyorum. Bütün bunları yaşamaya artık hazırım. Beni ben yapan Yaradanıma şükürler olsun.” Sevgiyle Serkan Sorguç ŞifaChi


Yorum bırakın

Havuz Problemi

Etrafınızdaki bazı insanlar hep sizden beslenmeyi ve karşılığında o enerji alışverişinin kapanması için hiç adım atmamayı adet haline getirmişlerse, dikkat edin. Özveri yapıyorsunuzdur. Yani Öz-veri desinizdir. Devamli özünüzden, kendinizden vermektesinizdir. Bu enerji kaybı ile başa çıkmanın iki yöntemi vardır.

Küçüklüğümüzde bizlere sorulan havuz problemlerini hatırlar mısınız?

Bu problemde hep yukarıdan havuzu dolduran iki musluk ve aşağıda açık unutulan bir musluk vardır. Havuza su girişi yapan miktar ve kaybettiği miktar bellidir ve size, bu havuz ne zaman dolar diye sorarlar.

Sizden enerji emip karşılığında sevgi, saygı ya da takdir göstermeyen insanlar havuzu boşaltan musluklardır.

Kendi enerjinizi yerine koymak için gösterdiğiniz çabalar, gittiğiniz kişisel gelişim seminerleri, okuduğunuz kitaplar, hobilerinizi veya kendinizi mutlu edecek şeylerden feragat edip yaptığınız fazla mesailer de havuzu doldurmaya çalışan musluklardır.

Ya o kişileri oldukları gibi kabul edip kendinizi tam hissedeceğiniz havuzun geç dolmasını kabule geçeceksiniz, (bu seçenekte artık daha fazla söylenip isyan etmeyeceksiniz) yada o musluğu kapatacaksınız.

İkisinde de havuz dolar.

İkisi de iyi çözümdür ve ruhunuzu tekâmül ettirir ve sizi dengeye alır. Unutmayın en kötü çözüm, çözümsüzlükten evladır.

Sevgiler Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com


Yorum bırakın

Akünü şarj et

Kendinizi İstanbul trafiğinde işe yetişmeye çalışan bir arabaya benzettiniz mi hiç?

İstanbul trafiği, şu an içinde bulunduğunuz hayatı, siz de önüne her gelen engeli aşmaya çalışan, en iyi alternatif yolu bulabilip en çabuk şekilde varış noktasına ulaşmaya çabalayan, sağına soluna devamlı dikkat etmeye çalışan, başkası çarpmasın diye devamlı dikiz aynasından arkasını kontrol eden bir araç…

Bu araç akan bir yolda gittiğinde pek sorun yoktur. Çalan müzik eşliğinde akıştadır, stabildir ani iniş çıkışa, devamlı frene, gaza, debyaja basmaya gerek yoktur. Sürati az da olsa, araçta denge, öyle veya böyle vardır.

Ne zaman ki trafik kilit hale gelir, işte o zaman tüm algılar açılır ve sensörler devamlı koruma, kollama ve ilerleme moduna geçer. Yeni teknoloji arabalar, trafiğin sıkışması durumunda, araç hareketsiz hale geldiğinde, yakıt tüketiminden tasarruf etmek ve aracın motorunu daha az kullanmak amacı ile Dur/Başlat (start/stop) sistemi ile donatılmıştır. Araç duruyorsa ve ayağınız frendeyse araba durur gaza bastığında başlar. Siz,aracın durduğunu bile bazen hissetmezsiniz. Çünkü farlar, araç içi ışıklar, radyo ve şarj aleti hepsi çalışmaktadır.

İşte bu noktada çok önemli bir konu devreye girer. Akü.

Start stop arabaların aküsü özeldir. Devamlı yük yükle ve boşat, şarj et deşarj ete, göre yapılmıştır.

Özetle siz belli bir yaşta iseniz sizin akünüz bu teknolojideki arabayı akan rahat bit trafikte götürür ama dur kalk, kilit trafikte bit süre sonra dayanamaz çöker, iflas eder. Sizin akünüz, arada uzun süreli şarj ister. Bu da kendine vakit ayırmakla, keyif alacağın güzel bir hobiyi gerçekleştirmekle, arada nefes almak veya işi gücü yarım gün bile olsa bırakıp dinlenmekle mümkündür.

Lütfen kendine vakit ayır. Sonra değil, hemen şimdi planla o vakti. Yaptığın planı bozmadan da mutlaka uygula. Nefes al ve kendi güzel ışığının farkına var. Sevgiyle Serkan Sorguç ŞifaChi- sifachi.com


Yorum bırakın

Adım at…

Hayatında mevcut bulunduğun durumdan mutlu değilsen, canın sıkılıyorsa, için daralıyorsa, zaman zaman nefes bile almıyorsan, çarpıntın tutuyorsa, kendini değersiz, kandırılmış, aldatılmış hissediyorsan ve her adım attığında daha önce kendinle ilgili zaaflarını ve hatalarını aynen tekrarlıyorsan; demek ki ya sen daha hazır değilsin, ya hala korkularınla baş edecek gücün ve cesaretin yok, acele ediyorsun yada hazır değilsin. Belkide şikayet ettiğin herşeye o kadar alıştın ki, onu yenip bir üst basamağa geçmek işine gelmiyor. Şikayet ettiğin koşullar alıştığın yaşadığın ve bildiğin olaylar, daha iyisinin, daha yenisinin ve daha güçlüsünün sana ne getireceğinden ve daha önemlisi ne götürebileceğinden o kadar korkuyorsun ki, Egonun oyununa yani olduğun yerde kalma isteğine boyun eğiyorsun.

İçki sana tatlı geliyor unutmanı sağlıyor, bırakamıyorsun, bunalımda olmak ilaç içmek, başkalarının sana bu yüzden şefkat ve yakınlık göstermesini sağlıyor, ilgi alaka görüyorsun ve en önemlisi birşeyleri elde etmek için çabalamıyorsun. Etrafını aslında bir örümcek ağı gibi sarmış olan bu sistem, sana ideal olmasa da anne, baba, eş, kardeş, sevgili, arkadaş, akrabaların bir takım koşulları sana sağlamasına yardımcı oluyor. Çünkü onlarda senin daha mutlu daha iyi olabilmen için çabalıyorlar. Görmüyorsun, görmek istemiyorsun.

Ey güzel insan artık Uyan. Bu sen değilsin. Bu, senin motorunun rolantide bile çalışan hali değil.

Kendini şifalandır ve bunu yaparken artık kendine acımaktan, kendini veya çevreni cezalandırmaya çalışmaktan vazgeç. Düştüğün bu durum her ne ise buradan kurtulması gereken ve bunu yapabilecek kişi sadece sensin. Başkalarını, olduğun durumdan ötürü suçlamaktan cezalandırmaya çalışmaktan vazgeç. Bu, sana hiç birşey kazandırmıyor. Kimse bu durumundan dolayı sana madalya takmıyor. Madalyan var mı? Yoksa ben mi göremiyorum?

Sadece kendin gibi ol ve kendin ol. Biraz kalbinle düşün ve kalbinin sesini dinle. Çünkü sen bunu başaracak güçtesin. Çünkü sen daha iyisine layıksın, çünkü sen daha iyisini yaşamayı hak ediyorsun. Çünkü sen Yaradanın arzuladığı saf ve temiz ışıksın.

Ben sana güveniyorum. Etrafındaki tüm sevdiklerin, canların, yakınların ve ailen sana güveniyor. Uyan ve sen de artık Kendine Güven. Işık saç, Mutlu ol. Bu yaşama, bu bedene, bu ruha saygı duy ve onu yücelt.

” Ey dost yeter ki sen kendini hisset, kendine güven. Kendi değerinin, kendi gücünün farkına var ve adım at.

İşte o zaman, Işığın, Işığım olur.

Yönüm sevgiyle bakan Yönün olur.

Düşüncem Hakkı, adaleti, tekamülü, iyiliği ve mutluluğu isteyen Düşüncen olur.

Sevgim, sevgin olur.

Şifam, kalbinden çıkan Şifanla birleşir aşk olur huzur olur, ilaç olur, sağlık olur.

Sen yeter ki kendine güven, aynada gördüğün kişiyi sev etrafında binlerce sevenin olur…”

Ben sana Güveniyorum, artık sen de kendine Güven.

Sahip olduğumuz ve sahip olacağımız herşeye şükürler olsun. Ailemize, sevdiklerimize, arkadaşlarımıza ve gerçek dostlarımıza her zaman, güzellikleri, paylaşımları ve varlıklarıyla en zor zamanda bile orada yanımızda oldukları için selam olsun, sevgi olsun, ışık olsun. ” Sevgiyle Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com


Yorum bırakın

Egon ile deği Kalp Gözünle

Kendin özgürken, her istediğini yapabiliyorken, aynı özgürlüğü eşine, sevgiline yada çocuğuna vermezsen, onları baskıyla yasaklamalarla kontrol etmeye çalışırsan, hem kontrolü bir süre sonra elden kaçırırsın, hem de kötü bir karma yaratırsın. Köşeye sıkışan kedi mutlaka tırnağı sana atar. Sen karşındaki kişinin arkadaşısın, sevgilisisin yada ebeveynisin. Sahibi değilsin. Köleleştirmeye çalıştığın o kişi bir gün isyan bayrağını açar ve bunun geri dönüşü çok zor olur. Önce kendine güven sonra karşındakine güven, onun sözüne ve ruhuna itibar et. Onu karşında değil yanında tut. İhtiyaçlarını ve sözlerini anlamaya çalış. Egon ile değil kalp gözünle dinle ve ona göre davran. İşte o zaman sevgiyi doya doya yaşar ve yaşatırsın. Sevgiler Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com


Yorum bırakın

Ne yardan geçerim ne serden

“Ne yardan geçerim, ne serden? ”

Bu güzel deyim bize çok derin bilgiler verir. Yar, kalptir, sevgidir aşktır. Ser, kelime anlamı ile baş yani akıl anlamına gelir. Bu deyim, aslında aklınla yani mantığınla karar vermeye çalışsa da aslında aşkı ile mantığı arasında henüz denge kuramamış ama kurmayı çok isteyen bir kişinin duygularını anlatır.

Hayat bir dengedir, ying yang misali her seçiminde sana avantaj sağlayacak unsurlar olduğu gibi kaybedeceğin noktalarda vardır.

Kendini, illa birini seçmek zorunda hissetmen, seni sertleştirir. Esnekliğini yok eder.

Biraz aklınla biraz da kalbinle düşünmeye çalısırsan, yepyeni çözümler ve hiç ummadığın yollar önünde aydınlanacaktır.

Unutma, bu hayatta, illaki birini seçmene gerek yok. Fedakarlık yapmana da gerek yok. Orta yol denilen kısım, terazinin dengeye yakın olduğu yerdir. Sen hem işinde gücünde, ulaşmaya çalıştığın o hedefte başarılı olabilir; hem de sevip sevilebilirsin. Acele etme, düşün ve düşündüğün kadar da hisset.

Aklını ve kalbini dengede tut. İkisi de sana hizmet etsin. Her neyi seçiyorsan da bunun senin en yüce hayrına olmasını dilerim. Sevgiler Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com


Yorum bırakın

Nefes almak

Yaş ilerledikçe, kendini işte, evde devamlı çalışma halinde bulur insan. Eve gelir, tam ayağını uzatıp televizyonda sevdiği filmi izlemek ister, olmadık birşey arıza yapar. Hayda nereden çıktı bu, dersin. Tam taksitleri bitirmişsin, nefes alacaksındır sana yeni bir ödeme kapısı açılıverir önüne. Kendin için harcama yapabilmeye hiç sıra gelmez. Kendine vakit yaratabilmen zorlaşır. Zorlaşır ama imkansız değildir. Bütün olay bir an durup çevrendeki işaretleri okuyup, ben kendime vakit ayırıyorum arkadaş diyebilmektir. İşte o zaman içindeki cesur yürek nefes almaya başlar. Uzun bir aradan sonra gelen ilk adım, hep acemiliktir. Tıpkı yeniden bisiklete binmeye çalışmak, yeniden suya dalmak için ekipmanlarını takmak ve yeniden spora başladığında ertesi gün yaşayacağın hamlık ağrılarını hatırlamak gibi, hep acemilik çekersin. O an vazgeçme sakın. Sana neden bu kadar kendini ilk günden zorladın diyenlere, söyleyecek bir cevabın olsun.

Kendim İçin, Kendimi Yeniden Özgür ve Güçlü Hissetmek İçin.

İkinci ve üçüncü adımı attığında, görevi seni mevcut çerçevende tutmak o durumu korumak olan Ego’nun cephanesi biter. Artık bulaşık makinasının bozulması, televizyonun arızalanması gibi aksilikler sona erer. Ego seni bu bahanelerle yerinde tutamayacağını anlar ve şu an bulunduğun yeni çerçevenin koşullarına kendini adapte eder. Sen de ohhh be diye bir nefes alır, kendine kendin için yaşam koridoru yaratmış olursun.

” Kendimi dinlemeye söz veriyorum. Nefes alma ihtiyacımı kabul ediyorum. Kendi değerimin farkına varmaya niyet ediyorum. Cesaret, güç, kuvvet, enerji, denge benim içimde mevcut ve yeterli miktarda var. Ben artık hayatımın direksiyonuna tekrardan geçmeye hazırım.

Başıma gelen tüm aksilikleri, şanssızlıkları kabule geçiyorum, şu andan itibaren ruhumdan bedenimden enerji alanımdan iptal ediyorum ve kaynaklarına aynen iade ediyorum. Kaynağı olmayanları da evrene serbest bırakıyorum. Ben kendimi farkettikçe etrafımda beni fark eder. Ben parladıkça güzel ışıklar da bana gelir. İlişkimi şifalandırmayı seçiyorum. İşimi şifalandırmayı seçiyorum. Kendimi şifalandırmayı seçiyorum. İlişkimde, işimde bağımlı olmayı bırakıp bağlı olmayı seçiyorum. Ben kendimi bulmak ve kendimi yaşamak için, cesur olmayı seçiyorum. Ben sevgi mıknatısıyım, aşk pınarıyım, huzurun beşiğiyim, sağlık kaynağıyım. Bana, Beni bulmamda yardımcı olan tüm aynalarıma teşekkür ederim. Sevgiyle, huzurla, ışıkla ve aşkla. Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com


Yorum bırakın

Akişta Kalmak

Akışta olmak ve akışta kalmak, o kadar önemlidir ki hayal edemeyeceğin kapılar, bolluk ve bereket bir anda önüne seriliverir. O an, sevginin hiç yaşamadığın bir tonu kulağından beynine ve bütün vücuduna yayılır.

Birşeyleri kontrol etmeye çalıştığında, ruhun bu dünyada, bu boyutta ve bu dünyanın imkanları ile kendi sınırlarını belirler. Kontrol etmekten vazgeçersen, önündeki sis perdesi kalkar. Ruhun beyninle bütünleşir.

Sen attığın adımdan eminsen, yüreğini, hayallerini ve kendini ortaya koymuşsan, ne olursa olsun kabuldeyim demişsen, emin ol ki evrende senin için tasarlanmış en yüce kombinasyonu yaşayacaksın. Hep iyi olman ve güzel kalbini mutlu ederek huzurla yaşaman, hayallerinin ve umutlarının sana kolaylıkla ve çabuklukla gelmesi dileğimle. Harika bir gece dilerim. Sevgiler Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com