Yaşamınızda artık bir rutin haline gelmiş olaylar, yapmayı üzerinize görev haline getirdiğiniz sorumluluk vaktinizin büyük bir bölümünü alan işler nelerdir? Hangi faktörler sizi uzaklara dalgın dalgın baktırır ve hep aynı kelimeyi söyletir “Keşke…”
Bir bakarsınız ki hep başkaları için yaşıyorsunuz başkaları mutlu olsun onlar keyif alsın yalnız kalmasın, eksik veya mahrum kalmasın diye hep onlara hizmet ediyorsunuz, bir de üstüne yaranamıyorsunuz. Zaman içinde yaptıklarınız sizin üzerinize giydirilmiş bir kaftan gibi olmuştur. Siz zaten onu yapmak zorundasınızdır. Bu artık sizin vazgeçilmez görevinizdir. Fedakarlık yaparak, kimse kırılımasın diye, yalnız kalma korkunuzdan veya başkası ne der korkunudan Kurmuş olduğunuz yapının üzerine
Yalnız kalma korkunuz, başkası ne der korkunuz, çaresizlik korkunuz, aman kırılmasın korkunuz ve daha da önemlisi kaybetme korkunuz, sizin elinizi kolunuz bağlar.
Bu kişilere, zaman içinde inşaa etmiş olduğunuz ev yeterli gelmez ve hep üzerine yeni bir kat inşa edilmesi beklenir. Neden? Çünkü siz yapabilirsiniz, siz güçlü ve kuvvetlisiniz. Çünkü siz başarılısınız ve iyi bir yerde çalışıp iyi bir gelir elde ediyorsunuz. Doğal olarak ailenin bütün fertlerine sanki kendi çocuklarınızmış gibi bakmakla yükümlüsüz.
Kimse sormaz ” bu kızın / bu adamın bir isteği, bir ihtiyacı var mı? Ben ona nasıl destek olabilirim? Hayatını nasıl kolaylaştırabilirim? ”
Herkes kendi akışındadır, borçlanır nasılsa arkada ona destek olacak doğal bir sponsor vardır. Zarar eder, evin ortak ödemelerine katılmaz. Başka şehre yerleşmeye karar verir, anneyle, babayla kim ilgilenecek düşünmez. Aslında düşünmesine de gerek yoktur, çünkü orada herşeyi yapabilen Siz varsınızdır.
Çoktan elini kolunu kaptırmış olsanız da arada kısa bir mola, sizin bitmeye yüz tutmuş pilinizi hızlı bir şekilde şarj edecektir. Bu molada, kendi yaşamınızda kendinize ayırdığınız kaliteli zamanı tekrar gözden geçirin. Yaşam koşuşturmacası içerisinde kendinize “Bu benim zamanım ve sadece kendim için” diyebileceğiniz bir koridor açın. En başta söylediğim, rutin hale gelmiş herşeyin içerisine bu koridoru mutlaka yerleştirin. Kalbinizin o yumuşacık sesine kulak verin ve “Ben Değerliyim İyi ki Varım. İyi ki bu dünyada tam da olmam gereken kişiyim” diyebilin.
” Bir yerden bir yere gidebildiğim güçlü bir çift ayağım olduğu için,
Sevdiklerime sım sıkı sarılabildiğim iki kolum ve elim olduğu için,
Yediklerimden tad alabildiğim, kendimi ifade edebildiğim harika bir ağzım ve dilim olduğu için,
Nefes alabildiğim, dünyanın tüm güzel kokularını içime çekebildiğim güzel bir burnum olduğu için,
Sevdiğim herkesi ve her yeri görebildiğim gören iki gözüm,
İyi ki varsın dediklerinde onları duyabildiğim duyan iki kulağım olduğu için,
Harika bir kalbim ve güzel bir vicdanım olduğu için, şükürler olsun.”
Şükürler olsun ve Hamd olsun. Sevgiyle Serkan Sorguç ŞifaChi