Sahip olduğunuz değerin farkında mısınız? İçinizdeki o harika ışığı hiç hissettiniz mi? Ne kadar güzel bir insan olduğunuzu biliyor musunuz? Peki ya siz mi bunun farkında değilsiniz, yoksa siz bunu farketmeyin diye sizi her seferinde değersiz gösteren birileri mi var etrafınızda?
Gün içinde, hayatın normal akışında, etrafınızdaki insanları bir inceleyin. Nasıl bir ortamdasınız? Etrafınızda sakin, huzurlu ve mutlu insanlar mı var; yoksa herkesi eleştiren, devamlı başkasında hata arayan bağırıp çağıran huzursuz insanlar mı?
Her zaman güçlü olmaya çalışan, hiç birşey beğenmeyen, herşeyi bildiğini zanneden, hata yapsada bu hatada hep sizi sorumlu tutan, sizi devamlı mükemmel olmaya zorlamaktan başka bir iş yapmayan, size söylediklerini kendi uygulamayan insanlar etrafınızda size nefes aldırmıyorlar mı? Siz bu kişilere aslında olmaları gereken değerin çok üzerinde değer veriyor olabilir misiniz?
“Aman ona birşey sormayalım, şimdi bağırıp çağırır” dediğiniz insanlar aslında kendi açıklarını perdelemek için bunu yapıyor olabilirler mi?
Bu tavırları, çalışma arkadaşlarınızda, müdürünüzde, yöneticinizde ya da erkek / kız arkadaşınız da görüyor olabilirsiniz. Onların yanlarında, hep kendinize dikkat etmek zorunda kalırsınız, doğal olamazsınız, aman hata yapmayayım, aman onu kızdırmayayım duygusu, günlük hayatınızın bir parçası oluverir birden.
Kendi güzel ışığınız azar azar kısılmaya başlamıştır. Hep başkalarının kalıpları içinde kendinizi sığdırmaya çalışırsınız. Başkasını mutlu etmeye ya da laf işitmemeye çalıştıkça zamanla kendinizden uzaklaşmaya başlarsınız. Kendiniz olmaktan vazgeçersiniz.
Siz daha önce tavuk kümesinde yaşayan kartal yavrusunun hikayesini duydunuz mu?
“Bir zamanlar büyük bir dağda kartallar yuva yaparmış. Bir kartal da dört tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş. Ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş… Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş…
Çiftlikteki tavuklar önce çok şaşırmışlar çünkü yumurta haddinden fazla büyükmüş ve kendi yumurtalarına benzemiyormuş. Buna rağmen yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler…
Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve tabii içinden çıkan yavruyu da koruması altına almış.
Neticede zamanı gelince küçük kartal yumurtanın kabuğunu kırıp dışarı çıkmış, yani doğmuş… Çevresindeki tavukları görmüş ve kendini civciv zannetmiş. Büyüdüğünde tavuk olacağını varsaymış… Bütün tavuklar da ona kendi nesillerinden biriymiş gibi davranmışlar… Küçük kartal, ailesini de çok seviyormuş… Arada bir onlara benzemediğini farketse ve ‘Ben kimim?’ diye kendine sorsa da ‘Ben bir tavuğum…’ diyerek düşüncelerinden kurtuluyormuş…
Zaman su gibi akmaya ve bizim küçük kartalımız da büyümeye başlamış…
Tavuklarla beraber yaşadığı halde içinde müthiş bir özgürlük sevdası varmış… Aklı fikri havalarda, geçit vermez dağlardaymış ancak bunu ailesine bir türlü söyleyemiyormuş…
Derken bir gün çiftlikte oynarken, yine yukarılara baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş…
– Aman Allahım, ne kadar güzel uçuyorlar. Ben de onlar gibi uçmayı çok isterdim, diye mırıldanmış…
Onu duyan tavuklar kahkahalarla gülmeye başlamışlar:
– Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamaz, diye kendisini ikaz etmişler…
Çok bozulmuş bizim kartalımız…
Küsmüş ve kenara çekilmiş.
O günden sonra daha çok gökyüzüne bakar olmuş. Kartallar da ona nazire yaparcasına tepede dolanıp duruyorlarmış… Küçük kartal, bazen kanatlarını çırpıp havalanmak istemiş ama arkadaşlarından utanıp bundan vazgeçmiş… Gerçi bazen arkadaşlarına ve ailesine uçmak istediğini, özgürce kanat çırpmak istediğini söylüyormuş ama aldığı yanıt hep aynıymış:
– Sen bir tavuksun, tavuklar uçamaz. Bırak bu hayalleri…
Zamanla kartalımız bu düşünceyi kabullenmek zorunda kalmış. Hayal kurmaktan vazgeçmiş ve hayatını bir tavuk gibi geçirmeye başlamış. Ve sonu geldiğinde bir tavuk olarak ölmüş…”
Kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin. Sakinlikle gönül gözünüzle kendinize ve etrafınızdakilere bakın. Değerlendirin inceleyin. Size devamlı bağıran eleştiren kişiler acaba gerçekten bunu sizin iyiliğiniz için mi yapıyor yoksa kendi korkularını kendi eksiklerini gizlemek için mi? Asıl eksik olan siz misiniz yoksa sizi eksik hissettirmeye çalışan kişi mi?
Her insan Tanrının güzel bir parçasıdır. Güzel bir ışıktır. Bu ışığınızı her zaman parlak ve güçlü tutun ki güzel ve parlak ışıklar, mutluluk, sağlık huzur başarı size doğru gelsin. Unutmayın etrafınıza nasıl bir ışık yayarsanız o frekansta enerjileri, kişileri ve olayları kendinize çekersiniz. Kartal iseniz artık kartal olmanın zamanı değil mi? Bırakın tavuklar tavuk gibi yaşasınlar.
” Kim olduğumu farketmeyi seçiyorum.
Ben kendimi farkettikçe, insalar da beni farkeder.
Doğal oldukça, hayatımdaki her konuda başarılı olurum.
Ben doğal halimle güçlü ve başarılıyım.
İyi ve güzel kalbimin ışığı bedenimden başlayarak tüm çevreme yayılır.
Işığım yayıldıkça ve parladıkça, iyilik güzellik ve mutluluk bana doğru gelir.
Varlığımı, ruhumu ve bedenimi seviyorum ve şükrediyorum.” Sevgiyle Serkan Sorguç – ŞifaChi