Serkan Sorguç

Size Özel Seanslarla Kendinizi Keşfedin…


Yorum bırakın

Artık Anladım ve Kabuldeyim…

KabuldeyimHer insan Yaradan’nın güzel bir parçasıdır, harika bir ışıktır. Bu muhteşem mekanizma, itinayla ve en ince detayına varacak şekilde tasarlanmıştır. İnsanı bir dizüstü bilgisayara benzetirsek; sahip olduğumuz bedenimiz bilgisayarcıların ‘hardware’ dedikleri, kasasıyla parçalarıyla tüm fiziki donanımını, ruhumuz da ‘software’ denilen, tüm programlarıyla işletim sistemini bize anımsatır.
İnsandaki işletim sistemi mükemmeldir ve tekamül denilen kendini geliştirmeye programlanmıştır.
Tekamül yolculuğunda insan iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla, kendi yapmış olduğu seçimleri deneyimler ve onların sonuçlarını yaşar.
Aslında, mükemmel bir şekilde hazırlanmış olan bilgisayarın işletim sistemini, dışarıdan müdahale etmek suretiyle bozmak oldukça zordur. Bu sistem ancak içeriden bozulabilir.
Korkular, endişeler, vesveseler, başkalarıyla kıyas etmeler, aşırı Okumaya devam et


Yorum bırakın

Bak, Gör, Farket Yeter…

bak3Dün almış olduğum geliştirilmiş sürüş motosiklet eğitiminde Halil Hocam, bana “ Bakarsan Görürsün, Görürsen Fark edersin, Fark edersen Analiz Edebilirsin, böylelikle tehlikelerden uzak durabilirsin ve güvenli sürüş yapabilirsin” dedi. Halil Hocam bu cümle ile bana aslında sadece ileri sürüş eğitimi değil bir hayat dersi vermiş oldu. Acaba kaçımız gerçekten bakmayı biliyor ya da doğru yere doğru şekilde bakabiliyoruz? Sizce eskilerin “Hep Başını Dik Tut” dedikleri atasözü, aslında hangi gizemi içinde barındırıyor?
Bu atasözü acaba bize “İleriyi Gör” mü demek istiyor?
Başınızı dik tuttuğunuzda ileriyi görebilirsiniz. Bir otomobilde veya bir trende seyahat ettiğinizi hayal edin. Başınız aşağı doğru olduğu zaman ya da öne doğru eğik olduğunda, önünüzdeki asfaltın çok büyük bir hızla altından aktığını görürsünüz. Aslında gerçek hızınız bu mudur? Yere doğru baktığınızda size 70 km/h gibi gelen hız, başınızı kaldırıp ileri doğru baktığınızda aslında 30-40 km/h gibi gelir. Hayatta da, ileriye doğru bakmak lazım. Eğer biz önümüzdeki engellere, sorunlara doğru baktığımız zaman, bu engeller bize çok büyük, zor veya aşılamaz gibi gelir. Yaşadığımız hayat ve koşullar da bize çok hızlıdır. Bir türlü yakalayamayız, altımızdan kayıp gider.
Üçüncü Göz aktivasyonunda da yer alan, muma bakarak meditasyon yapmak, mumun arkasına bakmak, Aura görebilmek için o kişinin öncelikle başının üstüne ve ilerisine doğru bakmak, bize gizemli yollarla hep ileriye bakmanın önemini anlatır.
Bizler ileriye doğru baktıkça, hayatımızı görürüz, hedeflerimizi görürüz ve bunun keyfine varırız. Yere doğru bakarsak önümüzdeki engeller git gide büyür ve takılır düşeriz. Siz televizyonlarda veya podyumlarda önüne doğru bakarak yürüyen bir manken hiç gördünüz mü? Hepsi sanki Okumaya devam et


Yorum bırakın

Bilmeden Enerji Kanalına Girmek

enerji bağıİyi olmak, ilerlemek istersiniz. Hayatınızda alışkanlıklarınız, bağımlılıklarınız, artık size tek düze, sıkıcı ve keyifsiz gelmeye başlamıştır. Aslında yıllar içinde yaşlanan sadece siz değilsinizdir. İlişkinizde, işinizden almış olduğunuz haz da, değer verdikleriniz de hep birlikte yaşlanmakta, tutku, bağ, sevgi ve muhabbet her geçen gün azalmaktadır. Aslında gerçekten azalmakta mıdır? Yoksa hergün aynı şeyleri benzer senaryolarla üst üste yaşamak sizi monotonluğa mı itmektedir?
Hayatınızda artık bir değişim yapma zamanınız gelmiştir. En basit yöntem, önce kitapçılara gitmek olur. Çok satanlar kısmını incelersiniz. İçinizdeki ses, size iyi gelecek, sorununuzu tespit ederek bunları gidermenize yardım edecek, iyi bir kişisel gelişim kitabının olup olmadığını sormaya başlamıştır artık.
Hemen arkadaşlarınızdan duyduğunuz ya da reklamını gördüğünüz kitaplardan bir ya da iki tanesini alır ve akşam eve gittiğinizde birine başlamaya niyet edersiniz. Bu akşam kendim için artık yeni bir sayfa açıyorum dersiniz. Okuduğunuz kitaplarla empati kurar ve yazılan yazılarda kendinizi görmeye başlarsınız. Söylenenler, yazılanlar ve tavsiye edilenler, şimdiye kadar uygulamaktan korktuğunuz ya da üşendiğiniz basit ama etkili yöntemlerdir. Bir kaç gün içinde bazı şeyler iyi yönde ilerlemeye başlamıştır. Bu durumdan hem keyif almaya başlarsınız hem de hemen etrafınızdaki arkadaşlarınıza yardım etmeye, onları da şifalandırmaya çalışırsınız. Onlar da iyi olsun, onlar da etrafındaki çemberleri kırsınlar istersiniz. Onların dertlerini sıkıntılarını dinler, yeni öğrenmiş olduğunuz bilgiler ile onlara çözüm olmaya çabalarsınız. Farkında olmadan o kişinin enerji kanalına girerek o kişiye kanal olmaya başlarsınız. Halk arasında günde binlerce yapılan, bir kişinin diğerinin enerji kanalına girdiği en basit yöntem kahve falı bakmaktır. Hep dersiniz ya ” aman ben atıyorum tutuyor yada kendimce gördüğüm şekilleri hayvan figürlerini yorumluyorum, oluyor…” Aslında o kişinin enerji kanalında gördüklerinizi Okumaya devam et


Yorum bırakın

Hayatınızdaki En Büyük Zenginliğiniz Nedir?

hayat zenginlBu soruya sadece bir tek cevap hakkınız olsa siz hangi cevabı verirdiniz? Basit gibi gözükse de, sorunun cevabı için beyniniz çok gelişmiş bir bilgisayar gibi davrandı ve iyi yada kötü bir çok anıyı, yaşanmışlıkları, birkaç saniye içinde gözünüzün önünden geçirdi değil mi?
Gelin bu soruya verilen bazı cevapları bir görelim.
Sağlık, evlat, huzur, aile, eş, para, dost, özgürlük, ben, sağlıklı nefes almak, yaşam sevinci, sabır, tecrübe , sevgi, hayat, umut, şans, kariyer, güzellik… Aslında verilen cevaplar sizin elde ettiklerinizden öte, kaybetmek istemedikleriniz veya vazgeçemediklerinizdir.
Bu cevaplarla siz aslında vücudunuzdaki en hasas, en güçlü olmaya ihytiyacı olan ve korunması gereken çakranızın yerini işaret etmiş oluyorsunuz. Örneğin, anne baba ve kardeş, hayattan keyif alma, dengede kalma ve huzur kök çakradır. Para, eş, sevgili, kariyer, cinsellik, çocuk, üretkenlik, yaratıcılık sakral çakradır. İletişim, vefa, sadakat ve iç huzuru solar pleksus, sevmek ve sevilmek, dost, arkadaş, vicdan, yaşam sevinci, kişinin kendi özü “ben” ve Tanrı sevgisi ise kalp çakrasıdır. Özgürlük,ifade, nefes boğaz çakrasıdır. Hissetmek, algı, öngörü, korunma ihtiyacı, ihtiyat, atılım ise üçüncü gözdür. Enerji, Evren ve Yaradan ise tepe çakrasıdır.
Yukarıdaki soruya vermiş olduğunuz cevabı aynı zamanda yaşıyabiliyorsanız, o çakranız dengede ve güçlüsünüzdür. Verdiğiniz cevap, Okumaya devam et


Yorum bırakın

Kıymetlimin Ardından

kıymetlimin ardındanSonsuzluğa uğurladığınız, hayattayken hiç sizi terk etmeyecek sandığınız bir anne, bir baba, bir eş, bir kardeş yada bir evlat, sizce sadece bu dünyadaki zamanı dolduğu ve nurlar içinde Yaradana kavuştuğu günün yıl dönümlerinde mi hatırlanır?
Yoksa onunla paylaştığınız iyi veya kötü her olay, her hatıra, kalbinizden size onu anımsattığı zaman mı?
Bu hayatta eşiniz, sevgiliniz ile anneniz babaniz ile kardeşiniz ile ve en önemlisi çocuklarınız ile, kıymetini bilerek ve var olduğunun değerini anlayarak geçirdiğiniz her an kaliteli zamandır. Bu zaman çok kıymetlidir. Sevdiğiniz kişilerle kaliteli zaman geçirmeyi ihmal etmeyin. Şimdiye kadar ihmal etmişseniz de geminizin rotasını şu andan itibaren onlara çevirin. Unutmayın, sizin kum saatiniz dolduğunda geride kalanlar, yılda bir gün degil, o zamanları kalplerinde hissettikleri her an veya kendi sevdikleri ile bu deneyimlerin benzerlerini tekrar ettiklerinde hep sizi hatırlayacak ve ruhlarında hep sizi yaşayacaklardır.
Bu yazı benim için, sene-i devriyesi bugün olan ve Sonsuz yolculuğunda, nurlar içinde uğurlağdığım Canım Anneme, sizin için de bu hayatta en çok özlediğiniz ve Ebediyete intikal eden tüm sevdiklerinize ithaf olunur.. Nur içinde yat. … Sevgiyle Serkan Sorguç Meditasyon –Kuantumdaben.com


Yorum bırakın

Aile Satrancı

satrançSatrançta en değerli taş hangisidir?
Şah mı vezir mi at, fil ya da kale mi?
Eğer bir çocuğunuz varsa, bu taş attır, çocukların sayısı iki ise fil ve at üç çocuk ise fil, at ve kaledir.
Hangi çocuk daha kıymetlidir? Bir anne ve bir baba için her birinin yeri ayrıdır. Annenin aile satrancındaki karşılığı Vezirdir. Satranç tahtasında hem kale gibi düz hem de fil gibi çapraz hareket edebilen tek taş olan Vezir, bir annenin çok yönlü olmak zorunda olması gerektiğini anlatır. Vezir, yeri geldiğinde fil gibi güçlü, yeri geldiğinde de kale gibi tüm ailenin koruyucu kalkanı olmalıdır. Vezir zaman zaman iş kadınıdır evini ailesini geçindirir. Eve gelir yemegi yapar, çocuklarını eğitir ve onların gelecekleri için planlar yapar ve uygular. Zaman zaman ev hanımıdır, tüm zamanını en değer verdiği taşları koruyup kollayarak geçirir.
Satrancın en dikkat edilmesi gereken taşdır Vezir. Yerinde hamleler yapan Vezir, size oyunu kazandırır.
Hareket kabiliyeti daha kısıtlı olan ve neredeyse piyon kadar küçük bir alanda hareket imkanı bulabilen Şah, babayı temsil eder. Şah diğer taşlara göre daha nazik ve daha otoriterdir. Eger Şahı korumaz, ona değer vermez ve onu kaybeder iseniz, oyun biter. Zaman zaman aile içinde Okumaya devam et


Yorum bırakın

Kalbini Ne Zaman Duyacaksın…

iliskiKalbini Ne zaman Duyacaksın?…

Uzun zamandır birlikte olduğunuz,  iyi veya kötü birçok şeyi birlikte paylaştığınız, dostunuz, sevgiliniz, aşkınız veya eşiniz artık sizi anlamıyor mu?

En son ne zaman sadece sevgilinizin hoşuna gittiği için, size gereksiz gelse de sadece o istiyor diye, yanında olmak için, o anı paylaşmak için, eskiden severek yaptığınız şeyleri, aynı içtenlikle yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Uzun zaman oldu değil mi?

Başınızı onun göğsüne huzurla koyarak film seyrettiğinizi…  Sahilde temiz hava alarak el ele yürüdüğünüzü… O gelmeden hazırladığınız o güzel sofrayı…

Çaktırmadan aldığınız tatil biletini ve onun heyecandan ve mutluluktan yüzünde oluşan gülümsemeyi…. En son ne zaman gördünüz? Hatırlıyor musunuz?

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Negatif Enerjilerden Kendimi Nasıl Temizleyebilirim?…

negatif enerjiGüzel bir yaz günü deniz kenarında olduğunuzu hayal edin. Bütün bir yılın yorgunluğu denize ayaklarınızı soktuğunuz andan itibaren uçup gitmeye başlar. Denizin iyot kokusunu içinize çektiğinizde bir ohhh dersiniz. Sanki burnunuz açılmış daha fazla oksijen vücudunuzda dolaşmaya başlamıştır.

O denizden hiç çıkmak istemezsiniz. Keşke her gün hava sıcak olsa ve her gün bu keyfi alma imkanım olsa diye aklınızdan geçirirsiniz. Yaşamanın keyfine varırsınız ve kendinizi yeniden keşfedersiniz. Birden, sırtınızdaki yüklerden kurtulduğunuzu ve gençleştiğinizi hissedersiniz. Çocuklar gibi denizin içinde su ile dans edersiniz.

Sizce bu rahatlamanın arkasında neyin etkisi var? Hiç düşündünüz mü?

İnsan vücudunun yaklaşık yüzde yetmişini oluşturan suyun mucizevi bir arındırma gücü vardır.

Özellikle tuzlu su insanı negatif enerjilerden temizler, rahatlatır, yükleri hafifletir. Tuzlu su aslında çok eski zamanlardan beri arındırma, şifalandırma, temizleme ve enerjisel akışı sağlama aracı olarak kullanılmıştır. Hristiyanlıkta Vaftiz töreninin ana amacı da yeniden doğma ve ruhu ve bedeni arındırmaktır. Vaftiz olunan kişi suyun altına batırılıp çıkarılır, böylece arınmış olarak yeniden doğar.

Ruh ve beden bir bütündür. İnsanın ruhuna iyi gelen bir şey bedenine de iyi gelir. Tam tersi de doğrudur. İnsanın bedene iyi gelen her şey Okumaya devam et


Yorum bırakın

Yavaş Ak Sevgili Kum Saatim…

kum saatiİş, güç koşuşturmaca, yaşam telaşı, bir şeyleri  yetiştirme telaşı, tamamlanması gereken raporlar, toplantı öncesi unutulmaması gerekenler, misafir gelmeden bitirilmesi gereken hazırlıklar…..

Farkında mısınız, devamlı bir şeyleri yetiştirebilme bir şeylere yetebilme koşuşturmacası içindesiniz.

Sağlığınız enerjiniz yerinde iken, yaşınız daha gençken, bu koşuşturmaca, bu telaş, bu stres hep normal gelir insana. Vakit geçtikçe yavaş yavaş bazı şeylerin farkına varmaya başlarsınız.

Hayatınız bir kum saati eşliğinde hızla akıp gitmektedir. Bu akış öyle hızlıdır ki mezuniyetiniz, işe ilk başladığınız gün, sevgilinizle ilk tanıştığınız an, birlikte yaptığınız adadaki o ilk tatil, çocuğunuza hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an, sanki birkaç gün önceymiş gibi gelir size.

Bir sabah aynaya baktığınızda eskiden bir tane olan beyaz saç telinin, gizliden gizliye çoğalarak her yere yayıldığını fark edersiniz. Nüfus cüzdanınız eskimektedir. Nüfus kağıdındaki resim sizin kardeşiniz veya çocuğunuz gibi kalmıştır artık.

Ne zaman başınız sıkışsa, ne zaman ihtiyacınız olsa,  ne zaman güveneceğiniz birinin yanınızda olması gerekse, her zaman yanınızda olan size varlığı ile destek veren anne ve babanızın artık bu dünyadan ayrılma hazırlıkları yapmaya başladığının farkına varırsınız.  Belki de bir süre önce size veda edip cennetin en güzel köşesine doğru, nurlar içinde bir yolculuğa çoktan çıkmışlardır bile.

O an, kum saatiniz ile konuşmaya başlarsınız, “canım saatim, şimdiye kadar benim hayatım, istediğim yere gelebilmek için, hayallerimi gerçekleştirmek için o güzel anları yaşayabilmek için, hazırlık yapmakla geçti. Lütfen biraz yavaş ak …”

Okumaya devam et


Yorum bırakın

Şifa Mantrası

şifa mantrası“ Ra Ma Da Sa, Sa Say So Hung “

Hint felsefesinden, eski çağlardan gelen bu mantra, şifa enerjisini aktive eden en güçlü mantralardan biridir.  Zihni boşaltarak ruhumuzun ve enerjimizin en yüksek, en güçlü anı olan ve etrafımızda sıkça duyduğumuz fakat anlamını tam olarak kestiremediğimiz “Anda Kalma”  anına kapı açar.

Sanskritçede Ra: Güneş , Ma: Ay, Da: Dünya, Sa: Sonsuzluk, Say: Bütünlük içindeki sonsuzluk So Hung: Ben O’yum anlamı taşımaktadır.

Bu mantra: Ben Güneşim, Ayım, Ben Dünyayım, Ben Sonsuzluğum.  Ben Sonsuzluk Bütünlüğünün Parçasıyım. Ben Sonsuzluk Bütünlüğünü Yaratanın Parçasıyım… demektir.

Sevgiyle …  Serkan Sorguç … Kuantumdaben.com