Hayatınızı değiştirmeye karar verdiğinizde, saplanmış olduğunuz çamurdan çıkabilmek için altınızdaki aracı bile feda etme durumuna geldiğinizde, size yardımcı olacak çeşitli yöntemler ararsınız. Bu noktada, yakın çevrenizden, arkadaşlarınızdan tavsiyeler, size doğru akın akın gelmeye başlar. Tıpkı rejim yapmaya karar verdiğinizde, arkadaşlarınızın uyguladığı birbirinden çok farklı diyet yöntemleri gibi, herkes ya duyduklarını ya da deneyimleyerek kendilerinde olumlu sonuç vermiş olan yöntemleri sizlerle paylaşır. Bu yöntemlerin bir kısmı sizin düzeninize, günlük hayat akışınıza uymaz ya da uygulanması zor gelir. Bir kısmı da aslında kolaylıkla yapabileceğiniz şeylerdir.
Kolay veya zor, hayrınıza olacak yöntemi niyet ederek seçtiğinizde, hayatınız bu yeni yöntemlerin de yardımı ile tekrardan şekillenmeye başlayacaktır. Bazen bu değişimi çok hızlı yaşarsınız, bazen de hiçbir değişiklik olmadı ki dersiniz ama arka planda gerçekleşen ve zamanla farkedeceğiniz büyük değişimi algılayamazsınız. Sonra kendi kendinize kaldığınızda, o günden sonrasını değerlendirdiğinizde ” ya aslında çok işe yaramış ben aceleci davranmışım” dersiniz.
Yöntem ve süreç ne olursa olsun, hayatınız hayrınıza olacak şekilde değişmeye başladığında önünüze üç ayrı yol gelir.
Bunlardan birincisi, değişimi kucaklayarak aynı yöntemleri bir sporcu disiplini ile bozmadan devam etmektir. Önünüze çıkan çeşitli zorlukları, sizi bataklıktan kurtaran yöntemi kullanarak bertaraf edebilmek artık sizin için çok kolaydır. İdeal gözükse de bu yolu seçebilenlerin sayısı azdır.
İkinci yol hayatınız arzu ettiğiniz yola girmeye başladıktan sonra, bu güzellikleri kaybetme korkusu ile süslenmiş olan yoldur. “Aman nazar değmesin, aman şu kişiden uzak durayım, acaba bu bakış beni etkiler mi, bunu diyerek bana ne gibi bir enerji yolladı?…” Genelde insanların yol ayrımında seçtiği yol budur. Kendine güveninin azaldığı, uzun zamandır ilk defa yükselmeye başlamışken bu ivmeyi kaybetme korkusu, sizi Okumaya devam et
Tag Archives: astral seyahat
Negatif Enerjilerden Korunma
Yaşadığımız dünyada her şey enerjilerden oluşmaktadır. Her bir canlı varlığın bir enerjisi vardır ve her bir enerjinin de titreşim frekansı vardır. Bu frekansların bazıları insan gözünün algılayabileceği aralıktadır, dolayısı ile görünürler. Diğerleri de bu frekansın dışında olduğundan gözükmezler. Bir şeyin göz ile görünmemesi onun var olmadığı anlamına gelmez. Negatif enerjiler diye nitelendirdiğiniz şeyler, aslında hayrınıza olmayan enerjileri, başkalarının size bilerek ya da bilmeden attığı enerji kancalarını, enerji etkileşiminde bulunduğunuz veya enerji kanalına girdiğiniz kişiden kendi üzerinize aldığınız hayrınıza olmayan enerjileri, ah edilerek, beddua edilerek veya bilinçli olarak size yollanmış bir takım başka boyut enerjilerini kapsar.
Eski zamanlarda, negatif enerjiler ve korunma yolları, sadece küçük ve özel bir grup insan tarafından bilinirdi. Bu grup, şamanlardan, şifacılardan, din adamlarından, cadılardan, büyücülerden, sihirbazlardan, kahinlerden ve bunun gibi mistik enerjiler ile uğraşan kişilerden oluşurdu. Özellikle son beş yıldır farkındalıkların artması, bilgi akışının çoğalması ve hızlanması, kadim bilgilerin ve yöntemlerin daha kolay algılanmasına ve uygulanabilmesine imkan sağlamıştır.
Negatif enerjiyi nasıl anlarız? Hayatınızda yaşadığınız ve ardı ardına gelen aksilikler, tıkanıklıklar, kısır döngüler, anlam veremediğiniz korkular, kabuslar, davranışlarınızdaki ani değişiklikler, ilişki veya parasal durumunuzdaki ani düşüşler, özellikler bir kişi ile görüştükten sonra ya da bir yerden çıktıktan sonra şiddetli baş ağrısı veya halsiz düşme hissi, sürekli negatifi düşünmek ve çağırmak, vücudunuzdaki ani soğuma hissi, Okumaya devam et
Bilmeden Enerji Kanalına Girmek
İyi olmak, ilerlemek istersiniz. Hayatınızda alışkanlıklarınız, bağımlılıklarınız, artık size tek düze, sıkıcı ve keyifsiz gelmeye başlamıştır. Aslında yıllar içinde yaşlanan sadece siz değilsinizdir. İlişkinizde, işinizden almış olduğunuz haz da, değer verdikleriniz de hep birlikte yaşlanmakta, tutku, bağ, sevgi ve muhabbet her geçen gün azalmaktadır. Aslında gerçekten azalmakta mıdır? Yoksa hergün aynı şeyleri benzer senaryolarla üst üste yaşamak sizi monotonluğa mı itmektedir?
Hayatınızda artık bir değişim yapma zamanınız gelmiştir. En basit yöntem, önce kitapçılara gitmek olur. Çok satanlar kısmını incelersiniz. İçinizdeki ses, size iyi gelecek, sorununuzu tespit ederek bunları gidermenize yardım edecek, iyi bir kişisel gelişim kitabının olup olmadığını sormaya başlamıştır artık.
Hemen arkadaşlarınızdan duyduğunuz ya da reklamını gördüğünüz kitaplardan bir ya da iki tanesini alır ve akşam eve gittiğinizde birine başlamaya niyet edersiniz. Bu akşam kendim için artık yeni bir sayfa açıyorum dersiniz. Okuduğunuz kitaplarla empati kurar ve yazılan yazılarda kendinizi görmeye başlarsınız. Söylenenler, yazılanlar ve tavsiye edilenler, şimdiye kadar uygulamaktan korktuğunuz ya da üşendiğiniz basit ama etkili yöntemlerdir. Bir kaç gün içinde bazı şeyler iyi yönde ilerlemeye başlamıştır. Bu durumdan hem keyif almaya başlarsınız hem de hemen etrafınızdaki arkadaşlarınıza yardım etmeye, onları da şifalandırmaya çalışırsınız. Onlar da iyi olsun, onlar da etrafındaki çemberleri kırsınlar istersiniz. Onların dertlerini sıkıntılarını dinler, yeni öğrenmiş olduğunuz bilgiler ile onlara çözüm olmaya çabalarsınız. Farkında olmadan o kişinin enerji kanalına girerek o kişiye kanal olmaya başlarsınız. Halk arasında günde binlerce yapılan, bir kişinin diğerinin enerji kanalına girdiği en basit yöntem kahve falı bakmaktır. Hep dersiniz ya ” aman ben atıyorum tutuyor yada kendimce gördüğüm şekilleri hayvan figürlerini yorumluyorum, oluyor…” Aslında o kişinin enerji kanalında gördüklerinizi Okumaya devam et
Hayatınızdaki En Büyük Zenginliğiniz Nedir?
Bu soruya sadece bir tek cevap hakkınız olsa siz hangi cevabı verirdiniz? Basit gibi gözükse de, sorunun cevabı için beyniniz çok gelişmiş bir bilgisayar gibi davrandı ve iyi yada kötü bir çok anıyı, yaşanmışlıkları, birkaç saniye içinde gözünüzün önünden geçirdi değil mi?
Gelin bu soruya verilen bazı cevapları bir görelim.
Sağlık, evlat, huzur, aile, eş, para, dost, özgürlük, ben, sağlıklı nefes almak, yaşam sevinci, sabır, tecrübe , sevgi, hayat, umut, şans, kariyer, güzellik… Aslında verilen cevaplar sizin elde ettiklerinizden öte, kaybetmek istemedikleriniz veya vazgeçemediklerinizdir.
Bu cevaplarla siz aslında vücudunuzdaki en hasas, en güçlü olmaya ihytiyacı olan ve korunması gereken çakranızın yerini işaret etmiş oluyorsunuz. Örneğin, anne baba ve kardeş, hayattan keyif alma, dengede kalma ve huzur kök çakradır. Para, eş, sevgili, kariyer, cinsellik, çocuk, üretkenlik, yaratıcılık sakral çakradır. İletişim, vefa, sadakat ve iç huzuru solar pleksus, sevmek ve sevilmek, dost, arkadaş, vicdan, yaşam sevinci, kişinin kendi özü “ben” ve Tanrı sevgisi ise kalp çakrasıdır. Özgürlük,ifade, nefes boğaz çakrasıdır. Hissetmek, algı, öngörü, korunma ihtiyacı, ihtiyat, atılım ise üçüncü gözdür. Enerji, Evren ve Yaradan ise tepe çakrasıdır.
Yukarıdaki soruya vermiş olduğunuz cevabı aynı zamanda yaşıyabiliyorsanız, o çakranız dengede ve güçlüsünüzdür. Verdiğiniz cevap, Okumaya devam et
Kıymetlimin Ardından
Sonsuzluğa uğurladığınız, hayattayken hiç sizi terk etmeyecek sandığınız bir anne, bir baba, bir eş, bir kardeş yada bir evlat, sizce sadece bu dünyadaki zamanı dolduğu ve nurlar içinde Yaradana kavuştuğu günün yıl dönümlerinde mi hatırlanır?
Yoksa onunla paylaştığınız iyi veya kötü her olay, her hatıra, kalbinizden size onu anımsattığı zaman mı?
Bu hayatta eşiniz, sevgiliniz ile anneniz babaniz ile kardeşiniz ile ve en önemlisi çocuklarınız ile, kıymetini bilerek ve var olduğunun değerini anlayarak geçirdiğiniz her an kaliteli zamandır. Bu zaman çok kıymetlidir. Sevdiğiniz kişilerle kaliteli zaman geçirmeyi ihmal etmeyin. Şimdiye kadar ihmal etmişseniz de geminizin rotasını şu andan itibaren onlara çevirin. Unutmayın, sizin kum saatiniz dolduğunda geride kalanlar, yılda bir gün degil, o zamanları kalplerinde hissettikleri her an veya kendi sevdikleri ile bu deneyimlerin benzerlerini tekrar ettiklerinde hep sizi hatırlayacak ve ruhlarında hep sizi yaşayacaklardır.
Bu yazı benim için, sene-i devriyesi bugün olan ve Sonsuz yolculuğunda, nurlar içinde uğurlağdığım Canım Anneme, sizin için de bu hayatta en çok özlediğiniz ve Ebediyete intikal eden tüm sevdiklerinize ithaf olunur.. Nur içinde yat. … Sevgiyle Serkan Sorguç Meditasyon –Kuantumdaben.com
Kalbini Ne Zaman Duyacaksın…
Uzun zamandır birlikte olduğunuz, iyi veya kötü birçok şeyi birlikte paylaştığınız, dostunuz, sevgiliniz, aşkınız veya eşiniz artık sizi anlamıyor mu?
En son ne zaman sadece sevgilinizin hoşuna gittiği için, size gereksiz gelse de sadece o istiyor diye, yanında olmak için, o anı paylaşmak için, eskiden severek yaptığınız şeyleri, aynı içtenlikle yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Uzun zaman oldu değil mi?
Başınızı onun göğsüne huzurla koyarak film seyrettiğinizi… Sahilde temiz hava alarak el ele yürüdüğünüzü… O gelmeden hazırladığınız o güzel sofrayı…
Çaktırmadan aldığınız tatil biletini ve onun heyecandan ve mutluluktan yüzünde oluşan gülümsemeyi…. En son ne zaman gördünüz? Hatırlıyor musunuz?
Her Şeyi Yapabilme Gücü…
Mitolojik zamanda insanoğlu zaman içinde çok güçlenmeye başlamış. O kadar güçlenmişler ki her istediklerini elde etmeye başlamışlar. Kötü niyetli olan insanlar ve kıskanç insanlar, ellerindeki gücü kullanarak, kendinde olmayan ve başkalarının elindekilerini de istemeye başlamışlar. Bu durum kısa sürede insanlar arasında büyük bir kaos başlatmış.
Zeus olayların büyümesi üzerine tanrılar heyetini toplamış ve insanların her şeyi yapabilme gücünü, insanlar ve tanrılar arasında çok eskiden yapılmış anlaşmaları bozmadan, nasıl gizleyebileceklerini tartışmışlar. Poseidon, bu gücü denizin derinliklerine saklayalım demiş. Diğerleri, insanlar çok zeki zaman içinde bir denizaltı yaparlar ve sırları ele geçirirler, diye itiraz etmişler. Apollo, o zaman uzayda bir yere saklayalım demiş, yine diğerleri, insanlar uzay gemisi yapar araştırmaları sırasında her şeyi yapabilme gücünü bulabilirler demişler. Zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçası olan ve kurnazlığı ile bilinen Athena, o zaman bu gücü insanların hiç bakmayacakları bir yere saklayalım demiş. Zeus hemen sormuş, “Athena neresidir bu insanların hiç bakmayı akıl etmeyecekleri yer ?”
Negatif Enerjilerden Kendimi Nasıl Temizleyebilirim?…
Güzel bir yaz günü deniz kenarında olduğunuzu hayal edin. Bütün bir yılın yorgunluğu denize ayaklarınızı soktuğunuz andan itibaren uçup gitmeye başlar. Denizin iyot kokusunu içinize çektiğinizde bir ohhh dersiniz. Sanki burnunuz açılmış daha fazla oksijen vücudunuzda dolaşmaya başlamıştır.
O denizden hiç çıkmak istemezsiniz. Keşke her gün hava sıcak olsa ve her gün bu keyfi alma imkanım olsa diye aklınızdan geçirirsiniz. Yaşamanın keyfine varırsınız ve kendinizi yeniden keşfedersiniz. Birden, sırtınızdaki yüklerden kurtulduğunuzu ve gençleştiğinizi hissedersiniz. Çocuklar gibi denizin içinde su ile dans edersiniz.
Sizce bu rahatlamanın arkasında neyin etkisi var? Hiç düşündünüz mü?
İnsan vücudunun yaklaşık yüzde yetmişini oluşturan suyun mucizevi bir arındırma gücü vardır.
Özellikle tuzlu su insanı negatif enerjilerden temizler, rahatlatır, yükleri hafifletir. Tuzlu su aslında çok eski zamanlardan beri arındırma, şifalandırma, temizleme ve enerjisel akışı sağlama aracı olarak kullanılmıştır. Hristiyanlıkta Vaftiz töreninin ana amacı da yeniden doğma ve ruhu ve bedeni arındırmaktır. Vaftiz olunan kişi suyun altına batırılıp çıkarılır, böylece arınmış olarak yeniden doğar.
Ruh ve beden bir bütündür. İnsanın ruhuna iyi gelen bir şey bedenine de iyi gelir. Tam tersi de doğrudur. İnsanın bedene iyi gelen her şey Okumaya devam et
Yavaş Ak Sevgili Kum Saatim…
İş, güç koşuşturmaca, yaşam telaşı, bir şeyleri yetiştirme telaşı, tamamlanması gereken raporlar, toplantı öncesi unutulmaması gerekenler, misafir gelmeden bitirilmesi gereken hazırlıklar…..
Farkında mısınız, devamlı bir şeyleri yetiştirebilme bir şeylere yetebilme koşuşturmacası içindesiniz.
Sağlığınız enerjiniz yerinde iken, yaşınız daha gençken, bu koşuşturmaca, bu telaş, bu stres hep normal gelir insana. Vakit geçtikçe yavaş yavaş bazı şeylerin farkına varmaya başlarsınız.
Hayatınız bir kum saati eşliğinde hızla akıp gitmektedir. Bu akış öyle hızlıdır ki mezuniyetiniz, işe ilk başladığınız gün, sevgilinizle ilk tanıştığınız an, birlikte yaptığınız adadaki o ilk tatil, çocuğunuza hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an, sanki birkaç gün önceymiş gibi gelir size.
Bir sabah aynaya baktığınızda eskiden bir tane olan beyaz saç telinin, gizliden gizliye çoğalarak her yere yayıldığını fark edersiniz. Nüfus cüzdanınız eskimektedir. Nüfus kağıdındaki resim sizin kardeşiniz veya çocuğunuz gibi kalmıştır artık.
Ne zaman başınız sıkışsa, ne zaman ihtiyacınız olsa, ne zaman güveneceğiniz birinin yanınızda olması gerekse, her zaman yanınızda olan size varlığı ile destek veren anne ve babanızın artık bu dünyadan ayrılma hazırlıkları yapmaya başladığının farkına varırsınız. Belki de bir süre önce size veda edip cennetin en güzel köşesine doğru, nurlar içinde bir yolculuğa çoktan çıkmışlardır bile.
O an, kum saatiniz ile konuşmaya başlarsınız, “canım saatim, şimdiye kadar benim hayatım, istediğim yere gelebilmek için, hayallerimi gerçekleştirmek için o güzel anları yaşayabilmek için, hazırlık yapmakla geçti. Lütfen biraz yavaş ak …”
Ruh ve Bedenin Hassas Dengesi…
Kendi kendinize kaldığınızda ve içinizdeki ses ile konuştuğunuzda ya da kendinizi aynada seyrettiğinizde aslında sadece bedeninizle değil ruhunuz ile de iletişime girmiş olursunuz.
Şu an bu satırları okuyan siz, güçlü, güzel, alımlı, iyi kalpli, sevecen, kabiliyetli ve zeki bir bayan veya ayni vasıflarda yakışıklı bir erkeksiniz. Her gittiğiniz yerde, sizin o ortamda bulunmanız bir şekilde farklılık yaratıyor.
Peki ya siz, etrafınıza vermiş olduğunuz bu güzellikleri içinizde yaşayacak kadar mutlu musunuz? Tebessüm ederken bile kafanızı meşgul eden bir sürü sıkıntınız yok mu?
Hayatta herşeyin bir denge olduğunu düşünürsek, dış görünüşünüz kadar ruhunuzun da kuvvetli bir enerjiye sahip olması gerekir. Ama gel gelelim, sadece sizin bildiğiniz korkularınız ve endişeleriniz, ruhunuz ile bedeninizin uyuşmasını engellemeye çoktan başlamıştır bile.
O güzel ruh, korkular ve endişelerden dolayı kendini kandırılmış ve zayıflatılmış hissetmekte ve her fırsatta sesini size duyurmaya çalışmaktadır. Beden ve ruhun hassas uyumu bozulduğunda, o güçlü, aranılan ve imrenilen kişinin tüm dengeleri şaşar. Şimdiye kadar sağlam temeller üstünde yükselmiş olan sistem birden bire bozuverir.
Kaybetme korkusu, ölüm korkusu, para korkusu, paranın kendine eskisi gibi gelememesi korkusu, ilişkilerinde başarısız olma korkusu, Okumaya devam et
