Serkan Sorguç

Size Özel Seanslarla Kendinizi Keşfedin…


Yorum bırakın

Zenginlik, Başarı, Sevgi – Bir tanesini seçseniz, sizinki hangisi olurdu?

mutluluk para başarıBir gün, bir kadın evinden çıkar ve evinin önünde hayat tecrübesi ile dolu üç ihtiyara rastlar .

Onları tanımamaktadır.Onlara: “ Sizleri tanıdığımı sanmıyorum, ancak aç olmalısınız. Lütfen eve giriniz, sizlere yemeniz için bir şeyler ikram etmek istiyorum“ der

“Evin erkeği içeride mi ?” diye sorarlar.

“Hayır,o dışarıda”, diye cevap verir kadın. Onlar da “bu durumda eve giremeyeceklerini”, söylerler.

Akşam kocası eve döndüğünde kadın ona olanı biteni anlatır.

“ Git onlara benim evde olduğumu söyle ve içeri davet et “ der karısına. Kadın çıkar ve eve girmeleri için davet eder.

“Biz bir eve asla birlikte girmeyiz ” derler ona. Kadın “ niçin” diye bilmek ister. Yaşlılardan biri ona : arkadaşlarından birini işaret ederek isminin Zenginlik, diğer arkadaşının isminin Başarı olduğunu söyler ve kendisini ise Sevgi olarak tanıtır.

Ve : “Şimdi evine dön ve kocanla hangimizin eve girmesini istediğinizi kararlaştırın“ diye ilave eder.

Kadın eve girer ve kocasına konuşmaları anlatır. Kocası çok sevinir. Kendi kendine. Ne güzel diye söylenir. Eğer böyle bir olanağımız varsa elbette“Zenginliği”. Davet edeceğiz der . Ancak karısı böyle düşünmez.“Niçin “Başarıyı “ davet etmiyoruz ? “ diye sorar.

Bu sırada kızları diğer odadadır.Konuşmaları duyar ve hemen araya girerekten kendi teklifini ortaya atar : “Sevgi yi davet etsek daha Okumaya devam et


Yorum bırakın

Kendimize Yapacağımız İyilik: Affetmek

affetmek3Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: ‘Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?’ Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. ‘O zaman’ der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar.
– “Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
– “Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”

Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine:
– “Peki şimdi ne olacak?’ der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
– “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? Hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar:
– “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
Okumaya devam et


Yorum bırakın

Mevlana’dan Kısa Kısa…

“Bildiklerini anlat, ama aklı vermeye kalkma. Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini doğru sanma. Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez, çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez. Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmekte korkaklıktır. Cesaret akıldan gelirse cesarettir, bilgisizlikten gelirse cehalettir.”

– Mevlâna Celaleddin Rûmi


Yorum bırakın

Yaşam ve Yankı – Baba oğul arasında bir hikaye

baba ve oğulBir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış.
Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp “AHHHHH” diye bağırıyor.İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH”diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.Merak ediyor ve “SEN KİMSİN?” diye bağırıyor.Aldığı cevap “SEN KİMSİN?” oluyor.Aldığı cevaba kızıp “SEN BİR KORKAKSIN” diye tekrar bağırıyor.Dağdan gelen ses “SEN BİR KORKAKSIN” diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
“BABA NE OLUYOR BÖYLE?” diye soruyor.
“OĞLUM” diyor adam, “DİNLE VE ÖĞREN!” ve dağa dönüp “SANA HAYRANIM!” diye bağırıyor. Gelen cevap “SANA HAYRANIM!” oluyor.Baba tekrar bağırıyor “SEN MUHTEŞEMSİN!” Gelen cevap “SEN MUHTEŞEMSİN!”
Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.
Babası açıklamasını yapıyor,

“İnsanlar buna YANKI” derler.Ama aslında bu “YAŞAM”dır.
“Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir.
Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır.
Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev!
Daha fazla şefkat istediğinde daha fazla şefkatli ol!
Saygı istiyosan insanlara daha çok saygı duy.
İnsanların sabırlı olmasını istiyosan sende daha sabırlı olmayı öğren.
Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır,her kesiti için geçerlidir.”
” Yaşam bir tesadüf değil,yaptıklarınızın aynada yansımasıdır.”


Yorum bırakın

Hayata Dair Hikaye: Kavanoz ve İki Kahve Fincanı

iki fincan kahveBir gün bir Felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler. Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker.Böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da ´evet´ doldu derler.Profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii Ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar.Öğrenciler de koro halinde ´evet´ derler. Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır.Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler!

Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek ´eveet´ diyerek; ben ´Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım ´ der.

Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur. O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

´Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız…´ diye, anlatmaya devam eder, ´çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.

Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır . Dikkatinizi mutluluğunuz için  Okumaya devam et


Yorum bırakın

Mevlana’dan oğluna mutlu yaşam öğüdü

“Ey oğul! Eğer daima cennette olmak istersen,herkesle dost ol.Hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma! Merhem v emum gibi ol! İğne gibi olma!Çünkü bir adamı dostlukta anarsan,daima sevinç içinde olursun.İşte o sevinç cennetin ta kendisidir.Eğer bir kimseye düşmanlıkla anarsa ,daima üzüntü içinde olursun.İşte bu dert de cehennemin ta kendisidir.Dostlarını andığın vakit gönül bahçen çiçek açar,gül ve fesleğenlerle dolar.
Düşmanları andığın vakit,gönül bahçen diken ve yılanlarla dolar.Canın sıkılır,içine pejmürdelik gelir”


Yorum bırakın

Olduğun gibi görün….

Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
Mevlana