Hayatınızda, kariyerinizde, ilişkilerinizde eğitiminizde. kaybetme korkusu yaşamaya ne zaman başlarsanız, o zaman problemleri aksilikleri kapınızdan içeri davet edersiniz. Öyle bir an gelir ki, bir anda kendinizi, ilişkinizin temelinden sarsılmaya başlamış olduğu bir halde, işlerinizde büyük umutlarla beklediğiniz güzel projelerin veya başarıların üzerinde, hiç sizle alakası olmayan durumlardan dolayı, kara bulutlar gezinmeye başlamış bir halde bulabilirsiniz. Bu durum ya size uyan mesajı veriyordur ya da kendinizi değersiz hissetmemeniz gerektiğini size hatırlatıyordur.
“UYAN ve Kim Olduğunu Hatırla”.
Bunca zaman yapmış olduğunuz özveriler, mesai saatinden sonra gece geç saatlere kadar çalışmanız veya hala iş düşünmeniz, sevgilinize yapmış olduğunuz fedakarlıklar, göz yummalar, eve geldiğinizde bir de evdekilerin sorunları ile ilgilenmeniz…. bu örnekler artarak gitmeye başladı mı bir kere, ardı arkası kesilmez. Kendinizi kısır bir döngünün içinde bulursunuz. Artık yorgunluk, baş ağrısı, panik atak, uykusuzluk yada aşırı uyku hali, size eşlik etmektedir. Bir insan neden kaybetme korkusu yaşar?
Kendine güvenini kaybederse yaşar.
Kendine vakit ayırmazsa yaşar.
Hayatında bir takım olayları yada kişileri affedemediği için hep tırnakları ile kazıya kazıya birşeyleri elde etmişse, yaşar.
Çekim gücünü kaybetmişse yaşar.
İsyan etmişse yaşar.
Başkalarını yargılamışsa yaşar.
Beklenti ile bir ilişkiye başlamışsa yaşar.
O şeye kendinden daha çok değer vermeye başladıysa yaşar.
O şeye bağlı değil bağımlı olmaya başladı ise yaşar.
Korkularınızdan kurtulmanızın ilk adımı kendinize vakit ayırmaktır. Bu adım, hep istediğiniz ama bir türlü vakit bulamadığınız hayaliniz ne ise, onu gerçekleştirmek için atılmalıdır. Sizi ne değerli hissettirir, ne yapmak size nefes aldırır, nereye gitmek kafanızı boşaltır, nasıl giyinmek enerjinizi yükseltir, nasıl soluduğunuz havanın mis kokan enerjisini hissedersiniz, onu yapın. İnanın ki kendinizi harika hissetmeye başladığınızda telefonunuz güzel bir haberi size vermek için çalmaya başlayacaktır. Etrafınızdaki insanlar sizin ışığınızı ve çekim gücünüzü farkedecek, bu ışık ile aydınlanmak yada parlamak için yanınıza yaklaşacaktır.
İkinci adım ise gözünüzde büyüttüğümüz o kişinin veya işin aslında sizin verdiğiniz değer kadar büyük ve yüce olmadığının farkına varmanızdır. Bunu farkettiğinizde, sizin kendi kendinize yaratmış olduğunuz illüzyon perdesi ortadan kalkar. O kişinin gerçek yüzünü veya o işin arkasındaki asıl olayları tüm çıplaklığı ile görmeye başlarsınız. Aslında ona olması gerekenden çok daha fazla önemli yaptığınızı anladığınızda, bir anlamda kendinize de kızarsınız. “Neden bunu daha önce farkedemedim ki neden göremedim ki… “diyerek kaybetmiş olduğunuz vakit için üzülürsünüz.
Hiç üzülmeyin; çünkü bu kişiler, rollerini o kadar iyi oynamışlardır ki veya bu olaylar o kadar çarpıcı örnekleri önünüze sermiştir ki, size Uyan ve Kim Olduğunu Hatırla mesajını en uygun şekilde vermişlerdir.
Tek yapmanız gereken takıntı ile, vesvese ile, ön yargı ile, kendi değerinizi düşürmeye son vermenizdir. Bu son sadece korkulu bir yolda yürümenin sonudur. Kendini hatırlayan siz, bu son ile yeni güzel ve sevgi dolu bir başlangıca aslında merhaba demiş olursunuz.
Ben, beni oluştura tüm zerreciklerimin, tüm moleküllerimin farkına varmayı seçiyorum.
Yaradanımın bana bahşetmiş olduğu bu mükemmel ruhun ve bedenin değerini farketmeyi seçiyorum.
Ben önce kendime değer vermeyi seçiyorum.
Bu kalp, bu beyin, bu beden ve bu ruh, artık dengede ve ilerlemekte.
Şükürler olsun… Hamd olsun…
Sevgiyle, Serkan Sorguç ŞifaChi – sifachi.com