Bazen o en sevdiğiniz kişi, en yakınınızdaki kişi, size buğulu gözlerinin ardından sesini duyurmaya çalışır. Siz kendinize o kadar dalmışsınızdır ki, onun ‘Yardım et, Yanımda ol’ çığlığını duyamazsınız.
Kendi derdinize düşmüşsünüzdür. İşler azaldı, satışlar düştü, dolar ani fırladı…
Ama o yıllar önce, sizin en zor anınızda yanınızda idi, değil mi? Hiç beklemediğiniz anda almış olduğunuz darbenin yaralarını sarmaya çalışırken, size ekstra bir çift el olmuştu, değil mi?
Göremediğinizi gösterdi, duyamadığınızı anlattı, kendi de o çukurun içine düşmüş de çıkmaya çalışıyormuş gibi, size destek vermişti değil mi? Onun sayesinde sırtınızı sağlama almıştınız, onun sayesinde gücünüze güç katmıştınız ve arkanıza bakmaya hacet olmadan ilerlemiştiniz değil mi? Çünkü o hep yanınızda idi o hep güçlü idi…
Onun gücünün tükenebileceğini hiç aklınıza, getirmez anlam veremezdiniz. Çünkü o hep güçlüdür. Güç, kuvvet, dirayet onun kanında vardır. Başkaları, o çok güçlü kadın/erkek dediğinde sanki sizin eserinizmiş gibi “benim yanımda hep güçlü kadın /erkek olur. Güçsüzün yanımda işi olmaz ‘ der böbürlenirsiniz. Hiç düşünmezsiniz o güçlü kişi acaba artık güçlü olmak istiyor mu diye…
Aynı rotada ilerleyen gemiler er ya da geç, aynı bölgede oluşan, o büyük fırtınaya yakalanırlar. Kimi bu fırtınaya, ilk seferinde denk gelir, kimi hayatının en güzel anında,kimi de emeklilik çağında. Küçük küçük darbelere maruz kalmış gemiye, kimse ilgi göstermez. O zaten her seferinde ulaşması gereken limana gelmiştir. O güçlü bir gemidir. O gemi her seferinde işini layıkı ile yapmıştır. O geminin yelkenlerinin bakıma ihtiyacı olduğunu, ahşaplarının değişmesi gerektiğini kimse görmek istemez. Ta ki büyük fırtınaya girip çıkana kadar. Gemi, gerekli bakımları yapılmamış olsa da, o fırtınadan önceki antremanlarının sayesinde, fırtınadan tek parça çıkarak, batmadan limanına ulaşır. Hayat devam ediyordur. Alışılmıştır. Beklenti aynen devam etmektedir. Yeni seferler, yeni ticaret, yeni kazançlar.
O an o en yakınında olduğunuz siz, bir an durup nefes alıp aynaya bakın. Siz de aynı fırtınaya yıllar önce yakalanmışdınız… Onun size yaptığının ne kadarını siz ona yaptınız? Ne kadar yanında oldunuz? Ne kadar yardım ettiniz? Hadi onuda geçelim, onun sesini ne kadar duydunuz?…
Halen vakit geç değil. Duyun, o güzel geminin tam ortasında çalan üç kısa, üç uzun, üç kısa, SOS sinyalini… (S)ev, yanımda (O)l (S)arıl bana…
Sevgiyle – Serkan Sorguç – ŞifaChi. – http://www.kuantumdaben.com